Amsterdam Gezisi

Genelde, kendi organizasyonumuz olan gezilerimizi çok iyi planlarız. İki üç ay öncesinden tasarlarız, imkan olur ise iyi konserleri kaçırmayız. Müze ve sergi gezileri zaten olağan işler. Ancak, sürprizleri öngörmek mümkün değil. Sürprizli gezilerden bir tanesi de Amsterdam gezisi oldu.

Türk Hava Yollarının erken saatteki bir uçuşu ile, Amsterdam'a ulaştık. Sabah çok erken saatte yollara koyulmak gerektiği için de uykusuzduk. Varır varmaz gün içinde geziye başladığımız için de yorgunduk. Otele zamanında yerleştik. Akşam, erken saatte yatmaya karar verdik. Otelimiz çok otantik, merkezde, kanal kenarında bulunan tarihi bir bina, Hotel de l'Europe. Tek kelime ile mükemmel.

Saat 01:00 gibi tuvalet ihtiyacı için uyandım. Bir tıp tıp sesi duydum. Ayağa kalkmak üzere yere bastım ki, halı tamamen su içmiş vaziyette. Işıkları yakınca iş anlaşıldı. Yatağın ayak ucu dahil, tuvalet kapısı civarında tavandan sular iniyor. Yer halısı tamamen suyu içmiş, basılan her adımda sular fışkıyor. Hemen haber verdik. Geldiler odayı değiştirdiler, gece yarısı yatak odası kıyafetiyle otel içinde taşındık. Geçici olarak zemin kattaki bir odaya yerleştirdiler. Bu olaydan dolayı, çok çok özür dilediler. Ertesi gün için kesin söz verdiler. Odayı değiştirecekler.

Gerçekten, akşam otele döndüğümüzde şaşırıp kaldık. Bize otelin en iyi bir dairesini verdiler. Yatak odası ayrı, oturma ünitesi ayrı, Amerikan Barlı, yemek masalı büyük bir süit. Kaldığımız sürece de odamızdan şarabımız, meyvamız, çukulatamız eksik olmadı. İlk gece rahatsız olduk, üzüldük ama telafi ettiler, mutlu olduk, keyfini sürdük.

Meğer gece çok kuvvetli bir fırtına olmuş. Ağaçlar devrilmiş. Gerçekten sabah baktık ki, otelin karşı yakasında yolun su kenarı tarafından bulunan 20-30 yıllık sıra ağaçlardan yedi tanesi kökünden sökülerek devrilmiş ve yerlere yatmış duruyor.

Her gezinin harika olması mümkün değil. Bu da kötü iz bırakan sürprizli bir gezi oldu. Ama, geziyi çok iyi değerlendirdik.

Bir sonraki yazıya ulaşmak için tık layınız.