Galatasaray Eğitim Vakfı neden kuruldu, nasıl kuruldu, ne tür etkinlikleri oldu, ne derece başarılı oldu? Bu başlık altında bu işlerin içinde 21 yıl süreyle görev ve yer almış bir kişi olarak, uzunca bir yazı ile anlatmaya çalışacağım.

1981 yılı başından başlamak istiyorum. 1980 yılında siyasi düzen değişikliği ile birlikte ülkede bir sakinleşme, toparlanma belirtileri görülmeye, 1981 yılına kadar ihmal edilmiş tüm işler ve işlevlerde bir canlanma olmaya başladı. Bizim tarihi Galatasaray Lisemiz de bu ihmallerden nasibini fazlası ile almış, tahribata uğramış bir kurumdu. Öyle ki, okulun kendi hayatiyetini sürdürmesi mümkün olmaz bir hale gelmişti. Bina bakımsız alt yapı ve kadrosu yetersiz kalmış, ayrılan personelin yerine eleman tayin edilmemiş, hatta boşalan kadrolar kapatılmış, öğretim kadrosu başarısız, eğitim alt yapısı yetersiz kalmış, okul idaresinin malzeme ve hizmet alım borçları ödenemez hale gelmiş vs. saymakla bitmez.


Mezun Galatasaraylılar olarak senede bir kez pilav günlerinde 2-3 saat için okulumuzu ziyaret ediyorduk. Gördüklerimiz yüreklerimizi yakıyordu, ama bireysel olarak yapılabilecek bir şey yoktu. O dönemlerde okul Müdürümüz Şükrü Sarı Beydi ve ne kadar çaresiz olduğunu genel konuşmalarda anlatmaya çalışıyordu.

1981 yılı bahar aylarında, Şükrü Sarı Hoca, hayati ve tarihi bir adım atmaya karar verdi. Okulun birikmiş olan ve o zamanın parası ile 35.000 TL tutarındaki borcunun ödenmesi ve bundan sonraki dönemlerde okulun Galatasaraylılar tarafından sahiplenilmesi amacı ile, o zamanın varlıklı sayılacak mezunlarını okula davet etti. Bu kişiler arasında İnan Kıraç, Selahattin Beyazıt, Sinan Sinangil gibi isimler vardı. Daha ilk görüşmede, okulun tüm borcunun ödenmesi sorunu çözüldü. Asıl mesele, her yanı, yapısı, içeriği, işlevi, başarısı, etkinliği vs. çökmekte olan okulun ayağa kaldırılması, sağlam temellere oturtulması, tüm tıkanıklıkların giderilmesi, geleceğinin ve önünün açılması olayı idi.


Gerçekten, okul Müdürü Şükrü Sarı hocanın bu tarihi hamlesi ve uyarıları üzerine, mezun Galatasaraylılar çareler üretmek üzere haberleşmeye, gruplar halinde toplanmaya, tartışmalarda bulunmaya başladılar. 1981 yılı yaz aylarında 10 ar 20 şer 30 ar kişilik gruplar halinde, okulda veya okul dışında seri toplantılar yapmaya başladılar. Çeşitli fikirler ortaya atıldı. Tutanaklar tutuldu. Tüm bu toplantılarda ben bulundum. Müzakere tutanaklarını tuttum. Yaz sonuna doğru ciddi fikirler oluşmaya başladı. Ve, Galatasaray Eğitim Vakfı'nın kurulmasına karar verildi.


Önümüzde Koç Grubuna bağlı Türk Eğitim Vakfı modeli bulunmakta idi. Yöneticileri bildiğimiz tanıdığımız kişilerdi. Diğer taraftan, okulun onarımı için rölövesinin çıkartılması gerekiyordu. O zamanlar, özellikle tarihi yapılar olmak üzere bu işlerin uzmanı olan Taç Vakfı ile temasımız vardı. Her iki vakfın Resmi Senetlerini temin ettik. İnan Kıraç'ın yönetimi altında, Hukukçu Galatasaraylılar tarafından incelendi. Vakfın Resmi Senedi oluşturuldu. Bu aşamada, Resmi Senedi yapısının en önemli bölümü, Mütevelli Heyeti 'nin belirlenmesi idi. Uzun müzakerelerden sonra, Mütevelli Heyetinin 200 kişi olması uygun görüldü. Daha fazlasının sonu yoktu. Daha azı da yetersiz, eksik ve zayıf kalıyordu. Sonuçta, Mütevelli Heyeti belirlendi, Galatasaray Eğitim Vakfı Resmi Senedi oluşturuldu.


Hukuki mevzuatımıza göre, iki kişinin bir Vakıf Resmi Senedi hazırlamaları, noter huzurunda nakit veya taşınmaz bir malvarlığı taahhüt etmeleri ve bu niyetlerini noter huzurunda beyan ederek bir vakıf kurduklarını tasdik ettirmeleri gerekiyordu. Notere gidildi, işlem tamamlandı. Bu iki kişi İnan Kıraç ve Erdoğan Karakoyunlu idiler. Ardından, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılıp Vakfın kuruluşunun karara bağlanması gerekiyordu. Gerçekten çok süratli bir şekilde, dava açıldı. Vakfın kuruluşu İstanbul İkinci Asliye Hukuk Hakimliğince 30 Aralık 1981 tarihinde karara bağlandı, Vakıf resmen kurulmuş oldu. Sonraki aşamada, karar Vakıflar Genel Müdürlüğüne yollandı ve vakfın tescil işlemi tamamlanmış oldu. Hemen birkaç gün sonra, Galatasaray Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu oluşturuldu. Ben Vakfın Genel Sekreteri olarak tayin edildim.

O dönemlerde, İnan Kıraç, Erdoğan Karakoyunlu ve ben, Koç Grubuna bağlı Tofaş Otomobil Fabrikası idari yapısı içinde çalışıyor durumda idik. İşlerin bu kadar hızlı gelişmesi ve süratle tamamlanıyor olmasının esas sebebi de bu idi.


Vakfın ilk Yönetim Kurulunda aşağıdaki kişiler yer alıyordu:

İLK YÖNETİM KURULU

İnan KIRAÇ

Erdoğan KARAKOYUNLU

Kayıhan URAZ

Çetin EMEÇ

Doğan KOLOĞLU

Selahattin BEYAZIT

Sinan SİNANGİL

Yüksel SUNGURTEKİN

Türker ARSLAN

Yönetim Kurulu'nun oluşturulması ile birlikte ben de Genel Sekreter olarak atandım. Benim bu görevim 2002 yılı sonuna kadar 21 yıl devam etti.


Galatasaray Eğitim Vakfının kurulması tamamlanmış oldu ancak, bundan sonraki en önemli adım Vakfa vergi bağışıklığı alınması aşaması idi. Vergi Bağışıklığı alındığı taktirde, Vakfa bağış yapacak olan kişi ve kuruluşlar, Kurumlar Vergisi açısından bu bağışlarını masraf olarak beyan edecek ve vergi matrahlarından düşebileceklerdi. Böylece Vakfa daha büyük miktarda nakit bağış girdileri sağlanmış olacaktı. 1982 yılı içinde Maliye Bakanlığına gerekli müracaatlar ve takipler yapıldı. Sonraki aşamada, 27 Ekim 1982 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı alındı ve bu karara uygun olarak Galatasaray Eğitim Vakfının vergi bağışıklığı, 30 Aralık 1982 tarihinde Maliye Bakanlığı'nca resmen tanınmış oldu.


Galatasaray Eğitim Vakfı'nın okulda yaptığı yatırımlar, personel desteği, eğitim araç ve gereçleri desteği, kültürel etkinlikler desteği, burslar vs. saymakla bitmeyecek kadar çok olan işlerdi. Galatasaray Eğitim Vakfı birkaç yıl içinde süratle büyüdü, başarıları kamuoyunun ilgisini çekmeye başladı. Birçok kuruluşa örnek oldu. Örneğin, Kabataş Lisesi Vakfı, İstanbul Lisesi Vakfı, Edirne Lisesi Vakfı'nın ilgili kişileri beni ziyaret ederek bilgi aldılar, onlar da Vakıf kurmak için faaliyete geçtiler. Tabii ki, bütün bu ilgili kişilere, Resmi Senet ve kuruluş belgeleri örnekleri verdim. Teşvik edici olmaya çalıştım. İleriki dönemlerde bu tarihi kuruluşlar da kendi vakıflarını kurdular.


Galatasaray Eğitim Vakfı'nın başarısı, Galatasaray camiası içinde de kabul ve takdir edildi. Camia içinde iletişim, etkileşim, teşkilatlanma, ortak çalışmalar gibi olumlu hareketlilikler başladı. Zaman içinde, yurt dışında ve yurt içinde değişik illerde Galatasaray adını taşıyan dernekler kurulmaya başladı. Rahmetli Yiğit Okur ağabeyin dediği gibi "Dev uyandı". Çok büyük gurur veren işler yapıldı. Bu güzel işlerden, gelişmelerden bazılarına bu Website'ın içinde "Galatasaray Bireysel" başlığı altında yer verdim. Vakfın gerçekleştirdiği bazı örnek işlere burada açıklamaya çalışacağım. Önce, Galatasaray Eğitim Vakfı kurulduğunda, okulun durumu nasıldı? Buna kısa bilgilerle değinmek isterim.


Dış cephe: Okulun dış cephesinde, özellikle kuzey ve doğu cephelerde, sıvası düşmüş alanlar vardı. Tuğlalar görünüyordu. Yağmur derelerinin ve yağmur iniş borularının büyük bir kısmı yerlerinden kopmuş, sarkıyordu.

Çatının durumu tek kelime ile berbat ötesi idi. Kırık kiremitler, erimiş çürümüş yağmur dereleri, martı dışkıları vs. Çatı arası, tamamen su alıyordu ve aşağı katlara akıyordu.

Arka merdivenler: Arka taraftaki büyük merdivenlerin üstü çatı seviyesinde cam kaplı idi. Ama birçok kırık cam ve yalıtım bozulması sebebiyle, buralardan su giriyor ve zemin kata kadar iniyordu.

Okulun pencereleri, berbat halde idi. Çoğu çürümüş, camlarını kaldıramaz hale gelmiş, ya hiç açılmaz, ya da hiç kapanmaz ancak aralık kalır durumunda idi. Tabiatiyle ısıyı tutmaz halde idi.

Kalorifer sistemi, iflas etmiş halde idi. Yanıp yanmadığı belli değildi. Tesisat boruları dahi çürümüş, birçok yerde akıntı yapar durumda idi.

Tuvaletler, gerçekten bir harabe idi. Üst katlardan gelen su kaçağı sebebiyle, zemin kat tuvaletlerinin duvar sıvaları şişmiş, kabarmış, pencereleri ve kapıları kapanmaz, atık kanalları büyük ölçüde tıkalı, acı acı kokar durumda idi.

Tevfik Fikret Konferans Salonu: Tavan bombesinin yarı bölümünün sıvaları düşmüş, badadi tahtaları görünüyordu.

Yatakhaneler: Yatakhane tavanlarından yağmur akıntıları vardı. Yatılı öğrenciler yağmurlu havalarda yataklarının ıslanmasını önlemek için üstlerine naylon geriyorlardı.

Spor salonları: Salonların ahşap döşemeleri tamamen çürümüş, duvar sıvaları düşmüştü. Özellikle Faik Üstünidman salonunun döşemeleri tamamen çürümüştü. Camları kırıktı. İçeride kediler yaşıyordu. Kapıları düşmüş, zorla iterek açılabiliyordu.

Okulun tarihi Tevfik Fikret Kütüphanesi: Pencerelerinin kasaları çürümüş, içeri yağmur ve rüzgar giriyordu. İşlevi durdurulmuş, tamamen kapatılmıştı. Tüm kitaplar toplanmış, çuvallara doldurulmuş, koridor tarafı duvarının ön bölümüne yığılmıştı.

Fizik laboratuarı, kullanılmıyordu. Depo haline getirilmişti. Devre dışı bırakılmış, ne kadar hurda eşya varsa buraya atılmıştı. Okulun Ritter marka tarihi pianosu bir köşeye itilip bırakılmıştı. Görünümü içler acısı idi. Kuyruklu Pianonun uzun tarafı ayağı yoktu. Altına sandıklar konmuştu. Üst kapağı menteşelerinden sökülmüş, yan tarafa bırakılmış durumda idi. Pianonun ses tellerinin 2/3 ü yoktu. Pianonun içi, tozla ve kullanmış giyim eşyası ile doluydu.

Kimya ve Bioloji laboratuarı da berbat durumda idi. Yıllardır kendi hallerine terkedilmiş bir halde idi. Kullanım malzemeleri toplanmış ve koruma altına alınmış idi.

Arka bahçe tamamen bakımsızdı ve havuz bahçe atıkları ile dolu idi. İçinde ne nilüfer ne de balık kalmıştı. Zaten su yoktu. Bu konu, "Bireysel" bölümünde ayrıntıları ile açıklanmıştır.


Okuldaki eğitim düzeni ve altyapısından bahsetmek istemiyorum. Okulun fiziki yapısı bu durumda idi.

Galatasaray Eğitim Vakfının devreye girmesi ve büyük yatırımların yapılması ile birlikte yıllar içinde, tarihi okulumuz yeniden gerçek kişiliğine ve şöhretine kavuştu. 1970-1980 lerde unutulan Galatasaray Lisesi, giderek bugün en çok tercih edilen, aranan, imrenilen bir eğitim yuvası haline geldi.


Galatasaray Eğitim Vakfı ne yaptı diye sorulacak olursa, cevabım çok kısaca "Çok ama çok şey yaptı" olur. Burada, Galatasaray Eğitim Vakfı'nın neler yaptığını sıralamak mümkün değil. Bu ayrı bir araştırma konusudur ve bu Website'ın konuları dışındadır. Ancak, ben Vakfın Genel Sekreteri olarak 21 yıl bu işlerin içinde bulunmam sebebiyle, olumlu birkaç olaydan çok kısaca örnek vermek isterim.


Ön cephedeki tarihi saat: Vergi Bağışıklığı avantajı sağlandıktan sonra, Galatasaray Eğitim Vakfına büyük ölçüde bağışlar gelmeye başladı. Gelir artışı ile birlikte, Vakıf olarak okulda yatırım ve onarım işlerine girişildi. Vakfın okulda yaptığı ilk iş, orta avluya bakan cephenin çatışında bulunan saatin onarılması idi. Vergi Bağışıklığının alınmasından sonra, okulun ihtiyaçlarının belirlenmesi amacıyla Vakıf Başkanı İnan Kıraç ile birlikte sıkça okul Müdürünü ziyarete gitmeye başlamıştık. İlk gittiğimiz ziyaret gününde, İnan Kıraç ile orta avluya yaklaştığımızda, saatin yerinin boş olduğu İnan Kıraç'ın gözüne takıldı. "Bu ne zamandır böyle" deyince bilgilendirdim. Okulun bu tarihi saati yıllardan beri bozuk ve sökülmüş duruyordu. Üstelik parçalarını da kaybetmişlerdi. Bu bilgileri alınca, "Bu saati hemen yaptıralım" dedi.


Eskiden, İstanbul'un belli başlı alanlarında meydan saatleri bulunurdu. Bunlar İş Bankasının kumbara saatleri idi. Yerden tahminen 6-7 metre yüksekte bir saç direk üzerine yerleştirilmiş vaziyette, kocaman bir kumbaranın içine yerleştirilmiş saatlerdi. Biri Taksim'de, bir tanesi Karaköy'de, bir tanesi de Kadıköy'de bulunurdu. Belki, başkaca yerlerde de vardı, ama ben hatırlamıyorum. Bu saatlerin markası Meyer idi. Meyer, zamanın önemli saatçisi idi. 1982 yılında dahi saatçi Meyer hala faaliyette idi. Oraya müracaat ettik. İlgilendiler, gelip ölçü aldılar, siparişi verdik. Saatin eski yerine uygun bir şekilde yeni bir saat ürettiler. Bir ay içinde gelip taktılar. Bu saatin özellikleri şöyle idi: Kuarzlı idi, hiç şaşmıyordu, aküsü vardı, elektrik kesilse bile, 72 saat aksamadan çalışabiliyordu. Bu saat, halen kusursuz çalışır durumdadır.


Galatasaray Eğitim Vakfı'nın gerçekleştirdiği onarımlardan en ilginç olanı Tevfik Fikret Konferans Salonu tavanının onarılması işi idi. Bu operasyon çok ilginç olduğu için iz bırakan bir anı olarak bahsetmek istiyorum. Salonun tavanı yapıldığı zaman bombeli olarak inşa edilmiş. Tavan bölümünün bulunduğu bombeli alan çatının içinde bulunmaktadır ve inşa edilirken bu bölüm boş ve açık bırakılmış, açıklığa tavanın bombesi yerleştirilmiştir. Bu kadar ayrıntıyı nereden biliyorsun denebilir. Vakıf Genel Sekreterliği görevim sırasında, okulun çatı arasını da dolaşıp kontrol etmişliğim vardır. Böylece, salon tavanının bombeli yapısını yukarıdan çatı arasından görmüş bulunuyorum. Okulun çatı arası, dikey ve çapraz ahşap taşıyıcı direklerin bulunduğu devasa boyutta boş alandır.


Tavan sıvasının yarısının bulunmadığını, badadi tahtalarının göründüğünü yukarıda belirtmiştim. Onarım işi nasıl gerçekleşti? Onu anlatmak isterim. Her şeyden önce işin mali tarafı önemli idi. Bu iş için, yapılan temaslar sonunda Uluslararası Endüstri ve Ticaret Bankasından o zamanını parası ile 15.000.000 TL. şartlı bağış alındı. (1984 yılı Ağustos ayında 1 $ = 386 TL idi). İşin finansmanı sağlanınca onarım işi de süratle yürüdü. Salon koltuklar ve perdeler dahil tümüyle boşaltıldı. Salonun içine, bina dış cephelerinde sıva yapmak için kurulan demirden inşaat iskelesinin çok büyüğü kuruldu. Onarım sırasında salonun içi, tamamen demir iskele ile kaplı halde idi. Bombeli tavanın bombesi bugün uygulaması olmayan badali tekniği ile inşa edilmişti. Bu teknik aynen korundu. Yalnız, badadi çıtalarının aralarına sıva teli çakıldı. Onun üzerin bildiğimiz sıva işlemleri, ardında da boyası yapıldı. Çalışma iskelesi söküldükten sonra, salonun tüm pencereleri ve ahşap duvar kaplamaları onarıldı, cilalandı. Sahnenin ve salonun yer döşemeleri onarıldı, bozuk olanlar değiştirildi, sahnenin döşemesi tamamen değiştirildi. Pencerelerin ve sahnenin perdeleri tümüyle yenilendi. Elektrik tesisatı sahne dahil baştan aşağı yenilendi. Sonra koltuklar onarılarak yerlerine yerleştirildi. 1984 yılı yaz aylarında gerçekleştirilen bu onarım gerçekten önemli bir operasyondu.

Vakfın yapmış olduğu başarılı ve olumlu onarım işlerinden en güzel örnek olarak sadece bu ikisini anlattım. Devamını irdelemek, büyük ve soluklu araştırmaların yapılmasını gerektirir.


Bu kez , Vakfın gerçekleştirdiği sadece iki önemli sosyal olaydan bahsetmek isterim. Galatasaray Eğitim Vakfı'nın kurulması ile birlikte, camiamızda da bir toparlanma hareketi başladığından söz etmiştim. Gerçekten, birçok Galatasaraylıdan çok değerli fikirler gelmeye başladı. Bunlardan en etkilisi ve anlamlısı şu oldu: 1933 yılı mezunlarımızdan rahmetli Ziyat Ebüzziya ağabeyimiz, mezuniyetlerinin 50 ci yılını tamamlamış olan Galatasaraylılara 50 ci yıl madalyası ve beratı verilmesi ve o gün bir de Kuruluş Yıldönümü kutlama töreni düzenlenmesi önerisinde bulundu. Bu öneri benimsendi, kapsamı da genişletildi, tören günü olarak, Atatürk'ün okulumuzu ilk ziyaret ettiği tarih olan 2 Aralık 1930 tarihinden esinlenerek Aralık ayının ilk Pazar gününe denk gelen tarih belirlendi. Böylece, ilk Kuruluş Yıldönümünü kutlama ve madalya-berat dağıtım töreni günü 1983 yılında 4 Aralık Pazar günü yapıldı.


Ziyat Ebüzziya, lisemizden 1933 yılında mezun olmuştu. Eski mezunlar araştırmasını bizzat kendisi üstlendi ve 1933 yılı öncesi mezunu tüm Galatasaraylıları da araştırdı, belirledi. Böylece, 4 Aralık 1983 günü Kutlama ve Madalya Berat törenlerinin ilki gerçekleştirilmiş oldu. Bu olay anane haline getirildi, günümüzde halen devam edilmektedir.


Tüm bu düzenlemeler, Galatasaray Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu tarafından karar altına alındı.


Galatasaray Eğitim Vakfı tarafından gerçekleştirilen en etkili ve kapsamlı sosyal faaliyetlerden bir diğeri de, sonradan "Galatasaray İşbirliği Kurulu" adını alacak olan örgütlenmeyi oluşturmak, desteklemek ve hayata geçirmek olmuştur. Vakfın kuruluşu ile birlikte değişik şehirlerde Galatasaray adını taşıyan dernekler de kurulmaya başladı. Bu ani çoğalmanın bir düzen ve politika birliğine kavuşturulması gerektiği fark edildi. O tarihlerde emekli olmuş olan Büyükelçi ağabeyimiz merhum Çoşkun Kırca, bu çalışmaların başına getirildi. 1 Mart 1986 tarihinde Esentepe'de bir daire kiralandı, çalışma ofisi kuruldu. Çoşkun Kırca, uzunca bir zaman dilimi içinde isim yapmış Galatasaraylı kişiler ve Galatasaraylı kuruluş yetkilileri ile müzakerelerde bulundu. Bu çalışmalara sonradan, Galatasaraylı Sosyal Bilimci (o zaman) Doçent Doktor merhum Barlas Tolan da katıldı. Sonuçta bir konsensüs oluştu. Galatasaray toplumu içinde ortak politikaların oluşturulması, sosyal dengelerin sağlıklı bir düzeyde tutulması gibi işlevleri değerlendirmek ve ortak yaklaşımlar kurgulamak için "Galatasaray İşbirliği Kurulu" nun oluşturulması kararlaştırıldı. İşbirliği Kurulu'nun tüm faaliyetleri ile ilgili ofis işletim masrafları, Galatasaray Eğitim Vakfı tarafından karşılandı. Galatasaray İşbirliği Kurulu toplantıları iki ayda bir olmak üzere halen devam etmektedir.

Galatasaray Eğitim Vakfı'nın hayata geçirdiği ve her aşamasında desteklediği Galatasaray Üniversitesi'nin kurulması olayını ayrı başlık altında ele alıyorum. Burada gerçekleştiren etkin hizmetlerden sadece önemli iki olayı anlatmakla yetiniyorum. Devamına bakacak olursak, hem bu website'ın amacını aşar, hem de sayfalar yetişmez.

Genel Sekreter olarak, Galatasaray Eğitim Vakfı'nın yönetiminde olduğum 21 senelik süreç içinde, Galatasaray Eğitim Vakfı'nın yapmış olduğu çalışmalar ile ilgili olarak, 120 devresinden Burak Sarıgöllü yapmış olduğum uzunca bir röportaj kaydı vardır. Toplam 5-6 saatlik bir kayıttır. Kaydın amacı, 120 devresinin hazırlayıp GS TV'de sunduğu "120 YÜZ" programları çerçevesinde yayınlanması idi. Ancak, canlı çekim olan bu çalışma kayıt aşamasında kaldı.

Bu website'ın hazırlandığı günlerde, Galatasaray Eğitim Vakfı kuruluşunun 42 nci yılını tamamlamış 43 üncü yılına yürürken, camiamızda ve Türk Toplumunda son derece başarılı, güvenilir ve saygın bir kurum haline gelmiş olduğunu görmek, izlemek gerçekten çok büyük bir onur ve gururdur. Bütün bu sayısız ve sonsuz emeklerin, maddi ve manevi fedakarlıkların birikimi olan Galatasaray Eğitim Vakfı'nın hayatiyetini başarılı, fedakar ve güvenilir kadrolar tarafından aynı özen ve kararlılıkla yönetilmekte olmasını gözlemlemek, daha da yüce bir onurdur, gururdur. Bu sistem içinde 21 yılı görev yapmış olmaktan dolayı mutluyum, gururluyum.

Tabii ki, Galatasaray Eğitim Vakfı, hayatımda en büyük ve en derin bir "İz Bırakan Anı" olmuştur.

50 Cİ YIL KUTLAMA RESEPSİYONU

Galatasaray Eğitim Vakfı'nın hayata geçirdiği en anlamlı, en muhteşem, en etkili ve en önemli bir sosyal olayı ayrı bir başlık altında anlatmayı uygun gördüm.


Yukarıda da kısaca değindiğim gibi, Galatasaray Eğitim Vakfı gerçekten çok büyük işler gerçekleştirdi. Camiayı harekete geçirdi. Birçok sosyal olayların tetiklenmesini sağladı.


Bu sosyal olaylardan en etkileyici olanı, mezuniyetlerinin 50 ci yılında Berat ve Madalya alan Galatasaraylılar için, aynı günün akşamında, okulda muhteşem bir resepsiyon düzenlenmesi idi. Bu olayı, biraz daha ayrıntılı yazmak istiyorum. Amacım, yıllar sonrası için değerli bir iz düşümü olmasını sağlamaktır.


Törenler sabah saat 10:00 gibi başlar, saygı duruşları, kuruluşlarımız adına konuşmalar yapılır. 50 ci yıl madalya ve beratlar dağıtılır, toplu resimler çekilir. Saat 12:30 gibi sona eren törenlerin ardından tüm yemekhanelerde geleneksel Galatasaray Pilavı ikram edilir, yemekten sonra orta avluda balkonun altında toplu resim çekilir. Bu anlattığım olağan sabah programıdır. Olayın bir de gece resepsiyonu boyutu vardır.


50 ci yıl beratlarını almış olan Galatasaraylılar saat 19:30 da okula yeniden davet edilirler. 19:30-20:30 arası bir kokteylde toplanırlar. Saat 20:30 dan itibaren, eski mezunlar onuruna tarihi Tevfik Fikret Konferans salonunda bir ziyafet düzenlenir. Bu davete, mezunlar ve diğer davetliler eşleri ile birlikte katılırlar. Diğer davetliler arasında, Fransız kolonisinden ve Türk bürokrasisinden üst düzey kişiler bulunur. Fransız Büyükelçisi, İstanbul Konsolosu, Kültür Attaşesi, İstanbul Valisi, Beyoğlu Kaymakamı sıklıkla katılmışlardır.


Konuklar, Vakfın önceden planlamış olduğu oturma düzenine göre yerlerini alırlar. Gece, saat 20:30 da tambur (Büyük trampet) sesi ile açılır. Gecenin sunuculuğunu Korhan Abay yapar. Tamburu tabii ki bir Galatasaraylı çalar. Bu görev ilk senelerde rahmetli Necdet Mahfi Ayral tarafından yapılırdı. Onun vefatından sonra, bu görevi genç kardeşlerimizden Olgar Bilsel devir aldı. Burada ilave tarihi bilgiler vermek isterim.


Gecenin sunuculuğunu Korhan Abay kardeşimiz zarif kişiliği, tiyatro sanatçısı olarak üstün kabiliyeti ve sahne hakimiyeti ile sürekli olarak yapar. Korhan ile ilgili çok etkili anımı, website'ımın "Galatasaray - Bireysel" bölümünde bulabilirsiniz.


Olgar'a gelince, bu görevi kendisine ben verdim. Olgar'ın öğrenciliğini biliyorum. Okul orkestrasının bateristi idi. Tertemiz, beyefendi, zarif, çalışkan, saygın bir kardeşimizdir. Mezun olduktan sonra, Edirne Tıp Fakültesini bitirdi. Ortopedist ve operatör oldu. Koç Üniversitesi Hastanesinde görev aldı. Halen (Kasım 2024) devam ediyor. Ve ... Olgar bu görevi yıllardır sürdürdü ve günümüzde gene sürdürmektedir.


Gecenin başlaması ile birlikte, bir yaylı sazlar orkestrası salon balkonunun sahneye bakan tarafında yer alır ve klasik batı müziğinden güzel örnekler, Straus'dan valsler çalar. Yemek süresince hafif müzik devam eder.


Gecenin açılışından sonra, Vakıf Başkanı İnan Kıraç misafirlere hitaben bir hoş geldiniz konuşması yapar. Eğer Fransız Büyükelçisi, Konsolos veya kültür attaşesi gelmiş ise muhakkak bir konuşma yapmaları sağlanır.


İlerleyen saatlerde, muhakkak Galatasaraylı bir sanatçının konseri olur. Bu seçkin görevi yıllarca Candan Erçetin kardeşimiz orkestrası ile katılarak sürdürmüştür.


Değerli ve fedakar kardeşlerimiz Canden Erçetin, Korhan Abay ve Olgar Bilsel'e yıllarca sürdürdükleri bu anlamlı görevleri dolayısiyle şükranlarımı sunmak isterim.


Bu gecenin zerafetini, asaletini, kalitesini, etkisini, görkemini anlatmak mümkün değil. Gerçekten bir rüya, bir masal, bir dokümanter film, bir büyük show olarak tarif edebilirim. Ben Vakıfta görev yaptığım 21 yıl boyunca bu tür tören ve geceleri 19 kez düzenledim ve yönettim. 2008 yılı benim 50 ci mezuniyet yılı dönemimdi. Devrem 90 ise de mezuniyetim 1959 yılıdır. Yani 91 dönemidir. Ancak ben madalyamı ve beratımı 1958 yılı mezunu arkadaşlarımla birlikte almayı tercih ettim. Galatasaray Eğitim Vakfı'ndaki görevim 2002 yılı sonunda bitti. Dolayısiyle ben belgelerimi 6 yıl sonra almış oldum. Bu muhteşem geceyi emekliliğimden 6 yıl sonra kendim için yaşamış oldum. Aşağıda bu olağanüstü geceye ait 4 adet resim koyuyorum.

1958 mezunlarına tahsis edilen bir masa

1958 mezunu arkadaşlarımla birlikte benim masam

Tevfik Fikret salonu genel görünümü

1958 yılı mezunları 50 ci yıl pastası kesim anı

Yukarıdaki resimlerde de görüleceği üzere, bu kutlama gecelerinde konferans salonumuzun nasıl sıradışı bir atmosfere dönüştürüldüğü hakkında bir fikriniz oluşacaktır.

Kutlama törenleri uygulamasına 1983 yılında başlandı. Gece resepsiyonu üç yıl okul dışında, tanınan, bilinen büyük otellerde gerçekleştirildi. 1986 yılından itibaren, okulumuz bünyesi içinde yapıldı. Vakıftan 2002 yılı sonunda ayrılmamdan sonra da uzun yıllar aynı özen ve kalite ile devam etti. Ancak, özellikle pandemi, sonrasındaki ekonomik kriz ve başkaca etkenler sebebi ile bu ananevi uygulama, şekli değiştirilerek devam etti ve halen ediyor.

Anlatmaya çalıştığım bu 50 ci yıl mezuniyet törenleri, ardından tüm mezunlar birlikte Galatasaray Pilavı yenmesi ve aynı günün gecesinde, mezunlar onuruna düzenlenen görkemli resepsiyon düzenlenmesi uygulaması, Türkiye'de bir ilktir ve tektir. Belki dünyada dahi tek örnektir. Dikkatinizi çekmek isterim!!! Ve 1983 yılından bu yana devam etmektedir. Rahmetli Ziyat Ebüzziya (1933 yılı mezunu) ağabeyimizin değerli ve yerinde uyarıları ve israrı üzerine başlatılmış ve köklü bir anane haline gelmiş eşsiz olaydır. Bu anlamlı günler ve olaylar, tüm Galatasaray camiasının gururudur, onurudur, mutluluğudur.

İşte sizlere gerçek bir "İz Bırakan Anı".


Bu web sitesi, tarihi değeri olan bilgiler ve örnek niteliğindeki yaşanmış olayları içermektedir. Ayrıntıları bilinmeyen veya önemsenmeyen çok özel ve çok önemli oluşumlar anlatılmaktadır. İlgi duyanların ve araştırma yapanların çalışmalarına ışık tutması ve yardımcı olması amaçlanmıştır.