Kadıköy’ün Yazları

1950 lerde biraz da 1960 larda Kadıköy'ün yaz ayları bir başka güzellik, bir başka hayat tarzı idi.


Her şeyden önce şunu belirtmek isterim. Kadıköy'de civarında yüksek bina yoktu. Özellikle Kalamış, Fenerbahçe, Dalyan, Erenköy, Suadiye, Bostancı gibi yerlerde bahçe içinde kösklerde yaşanırdı. Temmuz ve Ağustos aylarında yazı geçirmek amacı ile kısa süre ile yerleşen "Yazlıkçılar" gelirdi. Moda, Fenerbahçe ve Bostancı'ya normal zamanlarda tramvay ile ulaşım sağlanırdı. Yaz aylarında Fenerbahçe ve Bostancı hatlarında "açık tramvaylar" çalışırdı. Açık tramvay nasıldı? Tramvayların camları yoktu, oturma yerleri seviyesinde, zarif bir korkuluk bulunurdu. Açıklığın üst tarafında da yukarıdan aşağıya doğru 40 Cm. kadar sarkan renkli çizgili perdeler bulunurdu. Bu tramvaylarla gezinmek başlı başına bir güzellik ve büyük bir zevkti. Sürekli oralarda oturanlar, bu keyfi kıyasıya yaşarlardı.

O bölgelerde oturanlar için denize ulaşmak, denize girmek son derece olağan alışkanlıklardı. Deniz, yürüme mesafesinde idi. Kadıköy merkezde ikamet edenler ile diğer semtlerden gelenler, buralara ulaşmak için açık tramvaylara pek rağbet ederlerdi. Ailem Kadıköy merkezde oturduğumuz için, ben ve ağabeyim denize gitmek için tramvay olanağını kullanırdık. Tren ulaşımını da göz ardı etmemek gerekir. Tren hattı üzerinde veya civarında oturanlar ise Suadiye, Bostancı, İdealtepe, Maltepe plajlarına gitmek için tren ulaşımını kullanırlardı.

Tabii ki, deniz çok temizdi. Tüm sahillerden tertemiz plajlara girmek mümkündü.


Biz Kadıköy Merkezde oturanlar genellikle Moda, Fenerbahçe, Suadiye plajlarına ulaşmak için tramvayı tercih ederdik veya Moda veya Kurbağlıdere'den sandal kiralardık. Kurbağlıdere o zaman önemli bir nokta idi. Orada daima kiralık sandallar bulunurdu. Kiralık sandal bir de Kalamış vapur iskelesinin yanında vardı. Kurbağlıdere'den sandal kiralanırsa ya Moda'ya Moda plajı civarına giderdik veya Kalamış koyuna veya açıklara Moda-Kalamış arasına doğru gidilirdi. Kalamış'dan sandal kiralamak çok pratik ve ilginçti. Kadıköy Osmanağa camii önünden Fenerbahçe tramvayına biner, Kalamış İskele Sokak başında duraktan iner, 50 M.lik kısa yoldan sahile ulaşırdık. Sokağın sonunda denize çok yakın bir büyük ağaç vardı. Altı gölgelik olurdu. Sandalcı orada otururdu. Sandalcının sandalları da, hemen 10 M. aşağıda, Kalamış vapur iskelesi uzantısının Kalamış koyu tarafında denizde yan yana veya açığa doğru demirli olarak dururdu. Hepsi aynı boy ve renkleri açık mavi olurdu. Üzerlerinde numara bulunurdu. Biz sandal kiralamak için sandalcıya ulaştığımızda, kol saatlerimizi rehin olarak bırakırdık. Saldalcı, 10 M. ileride bulunan sandallardan birinin numarasını söylerdi. Orada derinlik, 20-30 Cm. kadardı. Biz ayakkabıları elimize alır, yürüyerek sandala gider, denizden sandala biner, kürekleri takar, yola çıkardık. Kuvvetli poyraz esmediği, denizin sakin olduğu günlerde, saat 10:00-16:00 arasında, Kalamış koyunda 80-90 civarında sandal bulunurdu. O zamanlar, deniz suyunun pırıl pırıl tertemiz olduğunu belirteyim.


Kalamış vapur iskelesinden söz ettim. Evet o zamanlar, Kalamış'ın bir vapur iskelesi vardı. O bölge sığlık olduğu için, iskele sahilde değildi. 100 M. kadar açıkta idi. Sahilden iskeleye doğru, kazıklar üzerine inşa edilmiş bir uzantı vardı. İskele, o uzantının ucunda bulunuyordu.


1950 lerde takma motor falan ortalıkta yok. Sandal keyfi ancak kürek çekmekle mümkün olurdu. Kalamış'dan sandal kiralamak kolay ve pratik olurdu. Ama, Kurbağlıdere'den sandal kiralamanın kolaylığı yanında zorluğu da vardı. Kalamış koyu poyraz rüzgarı alır. Eğer Moda tarafına gidilmiş ise, poyraz rüzgarına karşı kürek çekmek, özellikle dereden içeri girebilmek çok zor olurdu.


Kadıköy sahillerinden denize girilebilecek güzel bir nokta daha vardı. Belki de en güzel yer: Dalyan. Burada da sandalcılar vardı. Bugün inanılır gibi değil ama, bir şey söyleyeyim. Orada sahilin derinliği 2-3 M. kadardı. Denize girdiğimizde, suyun dibinde beyaz kumların üzerine düşen gölgemizi görürdük. Evet, sular o kadar tertemizdi.


Yıllar geçti, şartlar değişti. 1980-1985 yılları arasında bizim 8 M. lik kamaralı bir motor teknemiz de oldu. Tekne Bebek'te dururdu ama, sık sık o bölgelere hatta Adalara giderdik. Kalamış koyunu pas geçerdik. Sebep çok acık: Kalamış koyu kokmaya başlamıştı, rengi kahverengine dönüşmüştü. Tüm güzelliği ve cazibesi yok olmuştu. Kurbağlıdere'den hiç bahsetmek istemiyorum.


Caddebostan'da da vapur iskelesi vardı. Hatta iskelenin kara tarafında, şimdilerde Migros'un bulunduğu yerde, Caddebostan gazinosu vardı. Çok popülerdi, ünlü idi. Zamanın ünlü müzisyenlerinin sürekli olarak çalıştığı bir yerdi. Burada genel olarak batı müziği orkestraları çalardı. Dans müsabakaları düzenlenirdi. Rahmetli Ayten Alpman - İlham Gençer ikilisinden bahsetmemek mümkün değil. Daha niceleri.


Kadıköy'ün İnci Burnunda da İnci Gazinosu vardı. Burası alaturka fasıl müziği yapılan çok ünlü bir gazino idi. Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses ve daha ismini hatırlayamadığım birçok ünlü müzisyen burada sahne almış sanatçılardı. Hamiyet Yüceses'in "Bakmıyor Çeşmisiyah" şarkısı her akşam ortalığı kasıp kavururdu.


Moda'da oturanlar, Moda iskelesi rıhtımının müdavimi durumunda idiler. Özellikle gençler, yaz gecelerinde burada buluşurlar, sohbet ederlerdi. Herkes, Moda Deniz Kulübünde çalan yabancı orkestraları iskele rıhtımının üzerinden dinlerler ve izlerlerdi. Çarşamba geceleri Deniz Klübünde Diner Dansant düzenlenirdi. Üyeler pek rağbet ederlerdi. O gecelerde, klübün önü sandal dolardı.


Yazmakla bitmez. Güzel zamanlardı. Herkes mutlu idi. Her yerde bir dinginlik, düzen, saygı, ilgi vardı. Kadıköy'de, böylesine güzel bir çocukluk ve gençlik yaşamış olmaktan dolayı çok mutluyum.

Bir sonraki yazıya ulaşmak için tık layınız.





Bu web sitesi, tarihi değeri olan bilgiler ve örnek niteliğindeki yaşanmış olayları içermektedir. Ayrıntıları bilinmeyen veya önemsenmeyen çok özel ve çok önemli oluşumlar anlatılmaktadır. İlgi duyanların ve araştırma yapanların çalışmalarına ışık tutması ve yardımcı olması amaçlanmıştır.