Bu başlıkta unutulmaz bir Galatasaraylılık anısını paylaşmak istiyorum. Kısaca olay şu: Üç eski mezun Galatasaraylı köy evinde eşleri ile birlikte buluşuyorlar, yiyecek içecek ve keyif bol, tangolar, valsler, çigan müzikleri çalınıyor. Müzik setinden yayın değil. Keman ve akordeon ile icra ediliyor. Bu Galatasaraylılar kimler? Burası daha da ilginç. Ayrıntılara şimdi geçiyorum.
1988-2016 yılları arasında bizim bir köy evi hayatımız oldu. Yaz-kış hafta sonlarında veya bayram tatillerinde muntazaman giderdik. Ev Sapanca'nın Mahmudiye köyünde bulunuyordu. 2.600 M2. bir bahçe içinde müstakil bir ev inşa etmiştik. Mevcut meyva ağaçlarına ilaveten ben de 50 kadar ağaç dikmiştim. Çok zevkli ve keyifli zamanlar geçirmiştik. Aşağıya iki resim koyuyorum.
Kış aylarında bile, hatta kar yağarken bu ortamda yaşamak başlı başına olağanüstü bir zevkti.
Böyle bir evimizin olduğu birçok Galatasaraylı arkadaşım tarafından biliniyordu. Zaten birçoğu ziyaretimize gelmişti. Bilenler ama hiç görmeyenler arasında Ankara'da yaşayan iki önemli Galatasaraylı kardeşim vardı: 1959 yılı mezunu Ünal İlker ve 1960 yılı mezunu Aydın Köksal. Bu isimler üzerinde biraz durmak istiyorum.
Ünal, çok değerli Galatasaray Liseli bir kardeşimiz. 1959 yılı mezunu. Yüksek tahsilini Lyon INSA'da (Institut National des Sciences Appliquees) yapmış olan bir inşaat yüksek mühendisi. Bu mühendislik okulu 1957 yılında ilk öğrencilerini kabul etmiş. Ünal, 1959 da Galatasaray Lisesinden Lyon INSA'ya giden ilk iki öğrenciden biri olmuş. Diğeri Merhum Şükrü Kaya Çatal kardeşimiz. Ünal, daha sonra gene Fransa'da Grenoble kentinde, Fransa'nın önemli zemin mekaniği laboratuarında doktorasını tamamladıktan sonra, Türkiye'ye dönmüş, Lyon'da tanıştığı bir Fransız hanım ile evlenmiş, Ankara'ya yerleşmiş ve bir mühendislik müşavirlik bürosu kurmuş, Türkiye'nin önemli projelerine katkıda bulunmuş. Ünal'ın mühendis ve müşavir olarak katkıda bulunduğu önemli işlerden bahsetmek istiyorum. Ünal, Atatürk Barajı proje, Berke Barajı proje ve kontrolluk işleri, birçok büyük barajın kontrollük ve müşavirlik işleri, Marmaray inşaatlarının proje kontrol mühendisliği, birçok metro ve yüksek hızlı tren proje işleri gibi büyük yapıların projelerini yönetmiş ve işlerin tüm sorumluğunu taşıyan kişi.
Aydın kardeşimize gelince, o başlı başına ayrı bir olay. Biraz ayrıntı vermek istiyorum. Galatasaray Lisesini bitirdikten sonra, yani Ünal'dan bir yıl sonra, 1960 da, Lyon INSA'ya giden üçüncü Galatasaray Lisesi öğrencisi olmuş. 1964 te Elekronik Yüksek Mühendisi olarak diplomasını aldı. Aydın sözcüğünü tıklayarak, kendisinin bizzat yazdığı hayat hikayesini okuyabilirsiniz.
Ben Galatasaray Lisesi'nde son sınıfta iken Müzik Kolu başkanı idim. Aynı zamanda profesyonel müzisyendim. Okulda sanatsal ve sportif etkinlikler teşvik edilir ve öğrenciler de heyecanla bir şeyler üretirler ve topluma sunarlardı. Ben o sene Okulda bir tango orkestrası kurmaya karar verdim. Orkestranın resmini aşağıya ekliyorum. İki akordeon, üç keman, piano ve kotrbastan oluşan bu orkestrada Aydın da kemanı ile yer almıştı. Resimde sağ baştan ilk kemancı. Yani, müzik beraberliğimiz 1958-59 da başlamıştı.
Gençlik ve Lise yıllarımızı geçip gidiyor. Hepimiz meslek sahibi oluyoruz. Önemli görevlerde bulunuyoruz. Aydın ülkemizin ilk ve en önemli bilişimcileri arasına giriyor, bu teknolojinin üstadı oluyor, Profesör unvanını alıyor, hoca oluyor, Hacettepe Üniversitesi'nde ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde uzun yıllar hocalık yapıyor, hatta Türkiye için bilişim teknolojisi terminolojisini belirliyor, kitabını ve lügatını yazıyor.... Halen kendi şirketi olan Bilişim A.Ş. de göreve devam ediyor.
Gelelim hikayenin devamına.... Bu iki değerli arkadaşım ile ileriki yıllarda dostluğumuz ve beraberliğimiz devam ediyor. Onlar Ankara'da ben İstanbul'da haberleşiyoruz, görüşüyoruz, vs..... Mayıs 1993 de, birlikte İstanbul'a gelmeye karar veriyorlar, geçerken Sapanca'da kalmak ve bu arada bize de uğramak istiyorlar. Ünal'dan haber geliyor. Zevkle kabul ediyorum. Ben de Ünal'a diyorum ki, "Aydın kemanını da beraberinde getirsin, köy evinde benim bir akordeonum daha var, birlikte biraz müzik yapar eski günleri anarız" diyorum. Bu öneri Aydın'ın pek hoşuna gidiyor, havasına giriyor, heyecanını yaşamaya başlıyor.
Gerçekten, 1-2 Mayıs 1993 günü, Ünal ve Aydın, bizim Sapanca, Mahmudiye köyündeki evimize geldiler. Önden Sapanca'da otellerine yerleştiler. Sonra akşama doğru bize köye çıktılar. Eşim Mine nefis yemekler hazırladı. Mine zaten Ünal'ın eşi Solange ve Aydın'ın eşi Gülden ile tanışıyordu.
Bu web sitesi, tarihi değeri olan bilgiler ve örnek niteliğindeki yaşanmış olayları içermektedir. Ayrıntıları bilinmeyen veya önemsenmeyen çok özel ve çok önemli oluşumlar anlatılmaktadır. İlgi duyanların ve araştırma yapanların çalışmalarına ışık tutması ve yardımcı olması amaçlanmıştır.